30 Aralık 2011 Cuma

YENİ B1R YIL

           Yeni yıla bir kala merhaba demek istedim.Her evde farklı farklı yaşanan bir yıl geçti.Kimi zaman mutlu kimi zaman sıkıntılı.Ben nasıl geçti anlamadım doğrusu.Keşke Noel Babaların gerçek olduğuna inandığımız yaşta olsaydık herşey daha kolay olurdu.
            İyi kötü yaşadığımız b1r yıla rağmen bir hafta öncesinden hissettirdi yeni yıl kendini.Şişli Belediyesi her zaman ki gibi çok başarılı hazırlandı.Nişantaşı sokakları donatılan sokaklarla çok güzel bir enerji veriyor.Bu akşam o kadar kalabalıktı ki yarını düşünemiyorum :)) Herkes son alışverişlerini yapıyor galiba :))Bir yanda poşetlerdeki hediye paketlerini , bir tarafta alışveriş çılgınlığını görünce ,yiyecek ekmeğin derdinde olan insanları da düşünmeden edemiyor insan.
            Bu akşam paylaşıcak bir tarif önerilcek bir filmim yok :((
            Ben yarın akşam arkadaşlarımla hayatı durdurup yeni sayfalar açmak istiyorum.Yeni yılın ertesinde canım babam kestiği parmaklarından ameliyat olacak.Herkesin pozitif enerjisini ve dualarını bekliyorum.İnsan sağlığını kaybetmeden değerini anlamıyor ama ben yeni yıldan babam ve herkes için sağlık istiyorum.
            Önce sağlık , b1r Ocaktan itibaren herkes için yeni bir nefes ve başlangıçlar, huzur...diliyorum.
            Evrene yarın akşam iyi enerjinizi gönderin.2012 de bize kıyak yapsın diye :))
            İyi yıllar...
            Herşey Vanilya&Tarçın koksun ....:))


              Not:Miss Pure Vanilya özlendin özlemesende :((
            
           
                                                                                       Miss Pure Tarçın

Tarhana Çorbası

Eveeet, koca bir yılı an itibari ile en azından satış departmanımız için bitirmiş bulunuyoruz.. Bol keyifli, çok stresli, hep eğlenceli bir yılı ekip arkadaşlarımızla birlikte bitirdik. 603 adet Audi sattık. 365 günde birbirimize biraz daha sarıldık, bazen kızdık, bazen küstük. Bağrışmalarımız da oldu, sevmelerimiz de:) Ama biz hep pozitif olduk, kişilere değil olaylara kızmayı öğrendik. Ve işte koca bir yılı daha hedeflere ulaşmış, başarının keyifli huzuru ile bitirdik..

Stresler sona ermiş, işler en azından şimdilik bitirilmişken bloğumuza bir bakayım, fırsat bulmuşken yeni yenicik tariflerimi paylaşayım istedim..

Çorbaları çok severim ben, hele hele bir yayla çorbam vardır ki, sevgi saçar ruhunuza, lezzet katar damağınıza, aşk kokar yüreğinize.. Tarifini paylaşmıştım daha önce.. Bu sefer bir hastalık çorbası var sırada..

Tarhana Çorbası

4 yemek kaşığı tarhana (Sevgili Teyze S.'nin sevgisiyle yaptığı tarhana makbul olanıdır:))
2 kasık domates salçası (mevsimindeyse bir domates, bir kaşık salça da kullanılabilir)
1 bardak süt
Tereyağı
nane, kırmızı biber..



Salçayı azcık zeytinyağı ile kavuruyoruz, üzerine daha önce sıcak suda beklettiğimiz tarhanayı ekliyoruz, iyice çırparak suyunu ilave ediyoruz, suyu az koyuyoruz ki, süte yer kalsın.. süt ve kararınca suyla kıvam verdikten sonra iyice pişiriyoruz, krema kıvamına getirmek için mikserden geçirip üzerine tereyağında yaktığımız nane ve kırmızı biberi ekliyor ve sıcak sıcak afiyetle içiyoruz.. Hastacık yatağımızdan kalkıp mutlucuk perisi oluyoruz:):)

Mutfağınızdan tarçın, ruhunuzdan vanilya kokusu eksik olmasın..

Sevgiler,
Miss Pure Vanilla

26 Aralık 2011 Pazartesi

Dekoratif Mumlar

           merhaba :)) Yaklaşık iki yıldır iş dönüşü  önünden geçip bir türlü uğrayamadığımız o ışıl ışıl dükkana bugün girdik.Sadece mum satılan bir yerden bahsediyorum.Hemde en küçüğünden en büyüğüne , lavantasından vanilyasına tarçın kokulusuna , morundan kızırmasına bir koku ve renk cümbüşü.Sedef Mum 'dan bahsediyorum.Dolapdere de taksime çıkan yokuşun köşesinde o karanlıkta bir ışık çekiyor insanın dikkatini :)) Her türlü muma alışkınızda buda heykelinin mumu , üzerinde mevlana resmi olan mum, istanbulun tarihi yerlerinin görselinin olduğu muma kadar çok dekoratif ve özel mumlar vardı hatta mumun dışına kendi istediğiniz bir görseli resminizi dahi siparişle üç günde hazırlıyorlarmış.
             Mum bana çok sıcak ve dekoratif gelir.Belki yılbaşı sofranız için bir alternatif olabilir belki sevdiklerinize farklı bir hediye etmek istersiniz ya da benim gibi bir mum meraklısıysanız uğrayın derim.Keşiflerimizi birlikte paylaşalım:))
              Her yer vanilya tarçın koksun mumlarda:))
                                                                                         Miss Pure Tarçın

25 Aralık 2011 Pazar

Labirent

           Yine bir nefes almak için geldim :) Bu aralar aksilikler ailemizin üzerinde uçuşuyor desem yeri.Babamın geçirdiği mutfak kazasından sonra buzdolabına yaklaşmaya korkuyorum desem yeri.Yemek yapmıyorum bu aralar yazılacak yemekleri yazasım yok.Zamanı gelince yazıcam :))
            Sıkıntılı, yorucu koşturmacalı bir hafta geçirdim.Bu hafta yaptığım en iyi şey Ankara'dan yollarımızın kesiştiği canım arkadaşım Tuğba ile buluşmak oldu. Cuma akşamı iş çıkışı Marmara Forumda buluştuk.Biraz laflayalım biraz film izleyelim istedik.
           Alışveriş merkezlerinde ruhum daralır benim nedense her çıktığımda başıma ağrılar girer.Halbu ki pazar öyle mi yanaş tezgaha karıştır dur dimi?? :))) Öyle bir rahatlatır ki.Pazar benim hiçbir şey düşünmediğim tek yer.Bu cumartesi pazara gitme planım vardı hasta olunca plan yattı.Hapşu hapşu geziyorum :((
           Gelelim Marmara Foruma çok beğendim.Başım falanda ağrımadı çok ferah, herşey var içinde.Arkadaşım beni Forum'un içinde şık bir mekana yemeğe götürdü ki faciaydı.Yemekleri kötüydü ama bizimle ilgilenen kişi gerçekten bizi bir evde ağırlıyormuşçasına özenli ilgili davrandı.Kendisine teşekkürler.
            Ancak bir kez daha anladım ki şıklıkla karın doymuyor aç kaldık:( Yemek öncesi aldığımız sinema biletleri için koştur koştur sinemaya gittik.Forumun sinema salonlarını da çok beğendim.
            Gelelim filme; Labirent...






              Tolga Örnek 'in yönettiği Labirent'te başrollerde Timuçin Esen ve Meltem Cumbul var.Aksiyon sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.Ben aksiyon sevmeme rağmen sonuna kadar heyecanla izledim.Tolga Örnek 'i 'Kaybedenler Kulubü'nden hatırlarsınız.Emin adımlarla gidiyor.Senaryo çok başarılıydı efektler çok iyiydi.
             Konusuna gelince; iki türk istihbaratçısının patlayan bir bombayla başlayan Labirent operasyonu sürecini anlatıyor.Konuya çok fazla değinmeyeceğim çünkü sinemalarda.Meltem Cumbul , Rıza Kocaoğlu ve Altan Gördüm 'ün oyunculukları çok başarılıydı.
             Eleştirime gelince FBI'ın CIA 'ın olduğu filmlerdeki gibi bürolar Labirentte de vardı, kimlik kartları ,giyim tarzı biraz Hollywood kokuyordu.Çok emek harcandığı belliydi ama bu görüntünün senaryo ve oyunculuğun önüne geçmemesi gerekiyordu bence.Birazda konunun çok hızlı ilerlediğini düşünüyorum sanki bu konudan biraz daha uzun bir film çıkardı.Genel anlamda filmin görülmesi gerektiğini düşünüyorum.Türk filmlerine gidelim daha çok filmler çekilsin ki hep daha fazlası yapılsın hep daha fazla gelişsin.Sinemanın gelişimi için salonların dolması şart.Alın yanınıza sevdiklerinizi, alın popcornları (kilolara dikkat! :)  'Labirent ' i keşfedin.İyi seyirler...
      
                                                                                    Miss Pure Tarçın

Pancar Salatası

Daha önce söylemiştim,
Bizim ailenin kadınları yemek konusunda marifetlidir,
Hele anneanem hamur işleri konusunda çok başarılıdır..
Fakat belki de çocukluğundan gelen bir yemek kültürü olarak ot yemeklerini pek sevdiğini söyleyemem..
Dolayısıyla bizler de çok alışkın değildik otlara..
Sonra yıllar geçti, Ege bize o güzel otlarını sevdirdi..
Şimdi soframızın vazgeçilmezlerindendir, turp otu, çibez, radika..
Zamanla onların da tarifini yazarım ama
Bugün Pancar Salatasının tarifini vermek istiyorum..

Pancarla ilk tanışmam Pafümün Dansı diye bir kitapla başladı..
Koca bir kitap boyunca pancarla yattık, pancarla kalktık..
Sonra daha kitap bitmeden Sevgili Teyze S. bir akşam yemeği salatasını koydu önüme,
Kitaplara konu olcak kadar güzeldi..
Sevgili Teyze S.'nin tarifine ekledim, çıkardım,
Kendimce bir pancar salatası yaptım..
Umarım siz de beğenirsiniz..



Pancarları güzelce temizleyip soyuyoruz.. (Bu işin kolay kısmı)
Sonra rendeliyoruz.. Elektrikli rendeniz varsa şanslısınız, yoksa annem gibi tüm enerjinizle kendinizi rendeleme işine adarsınız..
Rendeleme işi bittikten sonra pancarları güzelce servis tabağına alıyoruz ve üzerine mandalina, portakal, limon, narsuyu ve tuzdan oluşan o leziz karışımı üzerine döküyoruz.. ııımmm, çok leziz..

Afiyet olsun..

Mutfağınızdan tarçın, ruhunuzdan vanilya kokusu eksik olmasın..

Sevgiler,
Miss Pure Vanilla

Kuzu Etli Enginar

Bilirsiniz, hafta sonları en güzel keyiftir benim için yemek yapmak..
Yemek yaparken desarj olurum ben,
Ne öfkem kalır, ne sinirim..

Özellikle pazarları,
Acarım Digiturk'ten Smooth Jazz'ı,
Alırım elime kırmızı kaderimi,
(Banyo sonrası saçlarım yemek kokmasın diye yaktiğim tülbetnle elimdeki şarap kadehi pek uyumlu olmasa da:) )
Başlarım yemek yapmaya..

Bu ara hafta sonları İstanbul-Ankara-İzmir arasında dönüp durduğum için nicedir böyle bir keyif yapmamıştım..
İlk fırsatta, yani bugün, hatta ilk kez annemle,
Ve bu kez şarapsız:)
Girdik yine mutfağa...

Mevsimi değil ama Sevgili Teyze B.'nin mevsiminden dondurduğu enginarlarla kuzu eti benim o lezzetli ellerimle buluşunca nasıl güzel oldu bilemezsiniz..

İşte size tarifi;
(Ölçüler benim tek kişilik aileme yaptığım 2 kişilik yemek ölçüsüdür, siz kalabalık sofralar için aynı oranda arttırabilirsiniz:)



250 gr Yağsız Kuzu Eti
5 adet ayıklanmış enginar
1 Soğan
1 küçük Domates
1/2 yemek kaşığı un
Tereyağ
Tuz

Eti orta ateşte suyunu iyice çekinceye kadar pişiriyoruz, suyunu çekince içine tereyağı ve soğanları ekleyip kavuruyoruz. Soğanlar pembeleşince 4'e böldüğümüz enginarları ve unu ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Domatesleri de ekleyip kavurduktan sonra tuz ve sıcak su ekleyip yemeğimizi pişiriyoruz.. Ben düdüklü kullanmayı (biraz da reklam yapalım, Tefal'in NutriCook düdüklüsü çok marifetli) tercih ediyorum..

Sıcak sıcak servis ediyoruz...

Mutfağınızdan tarçın, ruhunuzdan vanilya kokusu eksik olmasın..

Sevgiler,
Miss Pure Vanilla

4 Aralık 2011 Pazar

Patrondan Kurtulma Sanatı Ve Hoşbuldum

           Nerden başlasam bilmem ama çook özledim burayı.En son Bulgaristan da yazmıştım.Ne çok zaman oldu.Hiç çıkmadı aklımdan blog.Hep sevgili Vanilya ile konuştuk.Bloğu okuyanlar yeni tarifler yeni yazılar beklediklerini dile getirdiler.Ben Vanilya'dan bir başlangıç yapmasını bekledim o benden bekledi bu uzun bir bekleyişe sebep oldu.Biraz iyi de oldu.Yazılacaklar depolandı.Sevgili Vanilya da neler var neler benden söylemesi:))
           Bana gelince ne mi yaptım??Uzun bir süredir kendimi dinliyorum.Bolca yemek yedim,bolca misafir ağırladık,bolca gezdim,bolca dedikodu yaptık:)Anlatmam paylaşmam gereken o kadar çok şey birikti ki...
           Çok güzel bir tatil yaptım.Onun fotoğraflarını yakında paylaşacağım.Yeni yerler keşfetmek,yeni insanlar tanımak,yeni şeyler tatmak çok keyifli.Hani bir gidesim var diyordum ya gittim, yenilendim geldim:)Tatil dönüşü çok yoğun bir tempoya girdim ama ben çalışmıyorken bir hiçim:)
           Bu arada yazmanın beni ben yapan şeylerden biri olduğunu anladım.Meğer burada bir vanilya-tarçın dünyası varmış.Yazılamayı bekleyen çok tarif birikti ama bugün bir pazar ve film günü.Dışardan söylenecek  bir yemek üstüne patlamış mısır içecek ve dvd yeterli bence.Geçen pazar izlediğim bir filmi önermek istiyorum.Patrondan Kurtulma Sanatı ( Horrible Bosses )
                                                                     

           Kevin Spacey, Jennifer Aniston ,Colin Farrell gibi ünlü oyuncuların olduğu filmi izlerken ben çok eğlendim, çok güldüm.Colin Farrell gibi yakışıklılıkta efsane bir adamı hiç bu kadar çirkin hayal etmemiştim.Onu bu kadar çirkinleştirebilmek çok başarılıydı.Kevin Spacey ve Farrell'in performansları çok iyiydi.Başka bir Farrell izlettirdi:)
           Farklı sektörlerde çalışan üç kafadarın patronlarından kurtulma çabası çok keyifli anlatılmış.Sakarlıkları, herşeyi ellerine yüzlerine bulaştırmaları, aksilikler, komik sinsi planlar...İzleyin ve gülün.Herkese iyi seyirler...Sendromsuz pazartesiler...Musmutlu bir güne uyanın:)))

                                                                                          Miss Pure Tarçın

2 Aralık 2011 Cuma

Zeytınyağlı Bamya

Bazı yemekler vardır,
İnsanın iştahını kabartır,
Ağzını sulandırır,
Canını çektirir..

Bazı yemekler vardır,
Adı anılınca burun kıvırır bir çoğu..
Asla asla demeyeceksin diyen insanlar bile
Bazen bazı yemekler için ağzıma koymam der..

Bazı yemekler vardır,
Misal mantı ya da ne bileyim zeytinyağlı yaprak sarması mesela..
Daha adını anarken canı çeker insanın..

Bazı yemekler vardır,
Karnıbahar gibi yine mi bu tatsız tutsuz şey isyanlarına maruz kalır..

İşte bu kez kimileri için öyle tatsız tutsuz, sümüğümsü bir yemek..
Zeytinyağlı bamya..

Fakat bu sefer bir yemek tarifi yok bu yazıda..
Zeytinyağlı bamya..

Zeytinyağlı bamya..
Zeytinyağlı bamya..

1 Aralık 2011 Perşembe

Yine, yeni, yeniden merhaba..

Eveeet, uzun süre sonra tekrar buralardayım..
Biliyorum, biliyorum Sevgili Miss Pure Tarçın kızgın bana,
Hatta öyle çok kızgın ki;
Kızgınlığından o da yazmaz oldu amaaa,
Ben de kırgınım ona,
Ne hayırsız çıktı, bilemezsiniz..

Neyseee,
Şöyle bir baktım da,
Hazirandan beri yazmamışım,
En son yazımda da James Blunt konserinden bahsetmişim..
Ne güzel konserdi o..

Hazirandan bu yana,
Önce kocamaan bir yaz hatta güz geçmiş..
Gönülden de hep yazlar, kışlar, güzler geçermiş..
Sonra yoğun bir sezon geçmiş,
Hedefler, gerçekleşenler diye didinilmiş durulmuş..
Bitmiş mi?
Ne zaman bitermiş ki?
Daha şimdiden yeni hedefler yazılır çizilir olmuş.
Kimi mutluluklar olmuş, kimi hüzünler,
Kırgınlıkların yerini sevinçler almış bazen,
Ya da umutların yerini hayal kırıklıkları..

Hazirandan bu yana,
Günler geçmiş..
Mevsimler dönmüş,
Hayatlar değişmiş,
Olurlar olmaz olmuş,
Olmazları kurtlar kapmış,
Kurtlar dağa  kaçmış..
Dağlar uzak olmuş,
Uzaklar yakın olmuş..
Yakınlar, yaklaştıkça ateş olurmuş..
Ateş yüreğe düşünce insanlar yanarmış..
Ateşi öyle tılsımlı bir ateşmiş ki
İnsan yandıkça yanmak istermiş..
Yandıkça ne acı geçermiş, ne dert geçermiş ve öfke geçermiş..
Arada yalnızca zaman geçermiş..
Zaman..
Zaman geçtikçe gün geçermiş, ay geçermiş, yıl geçermiş..
Mevsimler geçer, hayatlar değişirmiş..

Hazirandan bu yana..
Zaman geçmiş..

Ve şimdi yine, yeniden, merhaba...